1924, 1926, 1934,1946 ve 1959 Kerkük Katliamları
Değerli Arkadaşlarım IRAK'ta yüzyıllardan beri varlık
gösteren Türkmen toplumu, köklü geçmişe, zengin tarihî ve kültürel mirasa sahiptir.
Irak'ta yıllardan beri ağır baskı ve zulüm altında inleyen
Türkmenler, maruz kaldıkları soykırımlarına, asimilasyona direnmişlerdir.
Irak’ta yaşayan Türk kardeşlerimiz ve olumsuz şartlara
rağmen, millî kimliklerini, dillerini ve kültürlerini sürdürmüşlerdir.
Bugüne kadar devlete karşı isyan etmeyen, silaha sarılıp
yönetime başkaldırmayan Türkmenler, Irak devletine sadık vatandaş olmuşlardır.
Irak'ın kalkınmasında ve yükselmesinde önemli rol oynayan
Türkmenler, nüfus potansiyeli bakımından ülkenin üçüncü aslî unsuru
durumundadır.
Siyasî, sosyal, kültürel, ekonomik ve diplomatik her türlü
destekten yoksun bırakılanTürkmen toplumu en ağır zulüm ve baskıları
yaşamaktadır.
Bir asır önce bir Mardin, Gaziantep veya Şanlıurfa gibi Anadolu'nun birer şehri olan Musul, Erbil ve
Kerkük Türklerin yaşadığı şehirlerimizdi.
Irak Türkleri, bin yıldan fazla Türkiye ile aynı kaderi
paylaşmış olmalarına karşın, Türkiye'de dahi yeterince ve doğru biçimde
bilinmiyor.
Türkülerini her gün dinlediğimiz bu öz kardeşlerimizin
yıllardır çektikleri çileleri, yaşadıkları acıları millet olarak bilmiyoruz.
Türkmen" deyimi, geniş ve bilindiği anlamda batıya göç
eden Türkleri, yani Oğuzları, ayrıca İslamiyet’i kabul eden Türkleri ifade eder.
Irak Türklerine ayrım için Türkmen denilse de Türkmen
tanımlaması Türkiye, Azerbaycan, Balkan, Kıbrıs, Suriye ve Irak Türklerini de
içine alır.
Bu bakımdan Irakta yaşayan Türk kardeşlerimize yanlış
olmakla birlikte "Türkmen" denilmesinin de fazla bir sakıncası veya
tehlikesi yoktur.
Irak'ta Yaşayan “Türk” kardeşlerimize “Türkmen" denilmesi,
1959'da Türkleri Anadolu’dan koparmak için söylenmiştir ancak başarısız
olmuştur.
Türklerin Irak’a Gelişi
Türklerin Irak'a ilk gelişleri, Abbasî döneminde ve
özellikle Halife Me'mun ve halefi Halife Mu'tasım'ın iktidarları sırasında
olmuştur.
Halife Me'mun'un tahta oturmasında büyük rol oynayan
Türkler, Bağdat'a yerleştirilmişlerdi. Me'mun, Türkistan'dan Türk askeri
taşıyordu.
Halife Mu'tasım zamanında Deneyimli Türk subaylarının
Halifenin Hassa ordusuna alınmaları işlemine daha fazla önem verildi.
("Türkmen" tanımlamasını 1959 katliamını yapan
General Kasım yapmıştır amaç Türkiyeden koparmaktır ancak tutmamıştır.)
Mu'tasım'ın emriyle Türk kumandanı Aşnas tarafından kurulan
70 bin mevcutlu olan Samerra,yarım yüzyıl (836-884) hilafet merkezi olmuştur.
Mu'tasım'dan sonra Türklerin sayıları ve nüfuzları arttığı
gibi, bu durum, Türkistan'ın da hızla müslümanlaşmasında büyük rol oynamıştır.
Büyük Selçuklu Devri
Tuğrul Bey'in Bağdat'a girişi ile Irak, fiilen Selçuklu
hakimiyetine geçti. Tuğrul Bey Bağdat'ta güvenliği sağladıktan sonra saraya
yerleşti.
Tuğrul Bey Bağdat'tan kaçan veya esir düşen askerlerin
mallarına, evlerine ve tımarlarına elkoydu; Oğuzları onların evlerine
yerleştirdi.
Bağdat ve Oğuzların yayıldığı Irak'ı Selçuklu ülkesine katan
Tuğrul Bey, halifeye dini otoritesi dışında bir hak tanımadı ve himayesine aldı.
Halife Kaim, Çağrı Bey'in kızı Hatice Arslan Hatun ile
evlendirildi ve böylece hilafet ile Selçuklu hanedanı arasında akrabalık
kurulmuş oldu.
(750 yılında Türkmen tabiri kullanılmıyordu 1060'lardan sonra
İran’da Oğuz Türkmen ikiliği başladı)
(Selçuklu ve Osmanlı döneminde 1800 lere kadar Türkmen
tanımlaması bütün Türkler için geçerliydi daha sonraTürk tanımlaması yapıldı)
(Türklerin İslamla tanışması 650'lerdedir İslama geçişler
900'lerde başlar Türkmen denilmeye başlaması ise 1060'larda)
Irak Türkmen Nüfusu
Irak'ın kuzeyinde sadece Barzani ve Yahudi Kürtler yaşamıyor
. Oğuzların hiç bozulmamış boylarından 4 Milyona yakın Türk kardeşimiz yaşıyor.
Türk'e defalarca ihanet etmiş binlerce Türk'ü acımasızca
katletmiş Türkiyeyi parçalamak için uğraşan bir haini sürekli misafir
etmektedir !
Türkiye’nin bir karış ötedeki Türkmenler’le ilgilenmeyişi,
Kafkaslar’da, Türkistan’da ve Avrupa da yaşadığımız bozgunun en mühim sebebidir.
Katliamlar
1924, 1926, 1934 ve 1946’da katliama uğrayan Irak
Türkmenleri,1959 Temmuz’unda ise üç gün üç gece boyunca Türk oldukları için yok
edildiler!
14 Temmuz 1958'de General Abdülkerim Kasım ve Yarbay
Abdüsselâm Arif ihtilal yaparak krallık idaresine son verdiler.
General Kasım ve Abdüsselâm Ârif, Irak Türklerinin, Irak'ı
meydana getiren üç aslî unsurdan biri olarak kabul ettiklerini açıkladılar.
Fakat bu gerçek, yeni Irak Anayasası'na intikal ettirilmedi.
Yeni anayasada; 'Araplar ve Kürt-ler, Irak'ın aslî unsurlarıdır.' Deniliyordu.
Kürtler, Kerkük'te plânlı taşkınlıklar düzenliyorlardı.
Türklere ait Beşir Gazetesi kapatıldı. Yazı işleri müdürü ve başyazarı
tutuklandı.
Türkler arasında sevilen-sivrilen pek çok kişi tutuklandı.
Daha sonra Türkçe konuşmak bile tutuklama sebebi hâline getirildi.
14 Temmuz 1959:günü ihtilâlin birinci yıldönümü kutlama
şenlikleri yapılmaktaydı birden Türkler aleyhine slogan ve protestolar başladı.
Kısa bir süre sonra da miting, silahsız Türk erkeklerinin,
çocuk ve kadınlarının katliamına dönüştü. Katliam, 3 gün 3 gece sürdü.
Evlerine kapanan Türkler, silâhlı askerler marifetiyle
toplanarak Kerkük Garnizonu'na götürüldü Sözde yargılanacaklardı.
Garnizondaki sözde halk mahkemeleri, beş-on dakika süren
yargılamalardan sonra idam kararı veriyor; karar, anında infaz ediliyordu.
Evlerinden çıkmak istemeyenler, azıcık direnenler ise hemen
oracıkta, süngü ve dipçik darbeleriyle öldürülüyorlardı.
Türklere ait insansız evler ve dükkanlar önce yağmalanıyor,
sonra da ateşe veriliyordu.Türkler günlerce tam bir dehşet ortamında kaldılar.
İnsanlık tarihinin yaşadığı en büyük ve en feci katliam
olayı; Ankara, Londra, Şam, Kahire ve Beyrut radyolarında bildirilerle kınandı.
Bu katliam Türklerin yaşadığı ilk katliam değildi İlk
Katliamı İngilizler yapmışlardı İngiliz İşgalinde Türklere uygulanan baskılar
artmıştı.
Türkler direnişe geçtiler Haziran 1920'de Rumeyse şehrinde
başlayan protesto hareketleri, 4 Temmuz 1920'de bir ayaklanma hareketine
dönüştü.
Ağustos sonlarına gelindiğinde İngiliz askerî birlikleri,
eğitimsiz ve silâhsız direnişçileri kontrol altına almıştı.
Halk, Karaçuk Dağı eteklerine sığındı. Üç ay devam eden
pasif savunma sırasında çok kişi öldü. Telafer şehri bombalandı.
Teslim olan halkın pek çoğu tutuklandı. Birçoğuna işkence
yapıldı, bir kısmı öldürüldü. Sürgün edildi. Türkmenler bu olayda 8420 şehit
verdiler.
BU OLAY, IRAK TARİHİNE KAÇA KAÇ YILI OLARAK GEÇTİ. KAÇA KAÇ
YILI, TELAFER TÜRKLERİNİN ŞANLI BİR KAHRAMANLIK DESTANIDIR.
4 Mayıs 1924 Günü Kerkük'te Asuri askerler, sivil halkın
üzerine rast gele ateş açarak 200 Türk'ü öldürdüler Yaralı sayısı ise 54'tür.
Bu öldürmeler keyfi olarak çeşitli şekillerde devam etti
1925 yılından itibaren Türklere Araplık şuuru aşılanma gayretine girildi.
12 Temmuz 1946 Kerkük'te petrol şirketinde çalışan Türk
işçiler çalışma şartlarının iyileştirilmesi için şirket yöneticilerine
başvurdular.
Polis güçleri grevi kırmak için, 12 Temmuz günü, işçilerin
her akşam toplandıkları Gâvurbağı meydanını kuşatma altına aldılar.
İşçilerin dağılmayacağını gören polis kuvvetleri, otomatik
silahlarla, işçileri taramağa başladılar.
Gâvurbağı Katliamı olarak anılan bu soykırımı sonucunda,
içlerinde bir kadın ve bir çocuk da bulunan yirmiye yakın sivil Türk can verdi.
Yüzlerce kişinin yaralanmasına da yol açan bu acı olay
üzerine, 13 Temmuz günü Kerkük'te ölenler için hazin bir cenaze töreni
düzenlendi.
22 Ekim 1958'de Süleymaniye'ye gitmek üzere Kerkük Askerî
Havaalanına inen Mustafa Barzânî, Kerkük'e Kürtlerin tezahüratı ile karşılandı.
Silahlı Kürt grupların Kerkük'e gelmesi, şehirde tansiyonu
yükseltti. Türkler'e karşı çeşitli sloganlar atarak gerginliği sürekli
arttırdılar.
Kerkük Garnizon Komutanı Hidâyet Arslan'ın Türkler'e karşı
girişilen saldırılardan dolayı, kalp krizi sonucu ölümü Türkleri galeyana
getirdi.
1924, 1926, 1934,1946 ve 1959 Kerkük Katliamları
Reviewed by Türk Asya
on
Salı, Temmuz 22, 2014
Rating:

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder