Türkiye ULUSAL Ajansı ! ‘Bakın içinde ULUSAL geçiyor, iyi bir şey olmalı…’ Ne yapıyor bu Ajans? AB Bakanlığı bünyesinde ...
Türkiye ULUSAL Ajansı !
‘Bakın içinde ULUSAL geçiyor, iyi bir şey olmalı…’
Ne yapıyor bu Ajans? AB Bakanlığı bünyesinde Türk milletini Avrupa’nın kapısına kelepçelemek için uğraşıyor… Ama adı ULUSAL!
İşte tüm şekere bulanmış zehirler bize böyle verilirler...
Çok
iyi bir örnek doğrusu! Cihan dura hocamız, ‘Zehir teneke kupada değil
altın kupada sunulur’ demişti. Türkiye ULUSAL Ajansı da ERASMUS
programıyla Türkiye’nin genç beyinlerini hedef almış bir program… Bu
program adını ünlü filozof ve Türk düşmanlığı ile tarihe geçmiş
sözleriyle ünlü ERASMUS’dan alıyor!
Avrupa’da
‘eğitim’ ve ‘değişim’ fırsatları sunuyormuş! 10 yılda Türkiye’den 370
bin genç beyni iğdiş ettikleri yetmemiş olacak ki, şimdi Acun Ilıcalı,
Zeynel Lüle, İskender Pala’nın ve küresel şirket Türkiye CEO’larının rol
alacağı tanıtım filmleri ortalığa çıkacak.
AB
bakanlığı, Avrupalı küresel çetelerin Türkiye şubesi… “2014-2020
yılları arasında Erasmus+ adı altında uygulanmaya devam edeceğini”
müjdeliyor. Gençleri işsizlik denizinde boğulan Türkiye’nin, 102 bin
projeyle Erasmus’dan yardım dilendiği açıklanıyor ve 25 bin projeye
‘destek’ verildiği belirtiliyor. Bu işler için Türkiye 1 milyar Euro
‘kaynak’ kullanacakmış... Genç beyinlerin devşirilmesi için biçilen paha
bu: 1 milyar Euro!
Neden? diye soran, Emin Değer’in “Oltadaki Balık Türkiye” adlı kitabını incelemeli!
Birileri
hâlâ Batılıların Türklerin kara kaşı kara gözü için taze beyinlere
‘eğitmenlik’ yaptığını, Amerikalı Fulbright devşirme ekiplerinin Türk
okullarında ‘iyilik meleği’ oldukları için İngilizce öğrettiklerini
düşünüyorsa, ABD - Türkiye anlaşmalarının en önemle dayatılan maddesinin
EĞİTİM olduğunu hatırlatalım onlara. 60 küsur yıldır Türkiye’yi
TÜRKSÜZLEŞTİRMEYE çalışmaktalar! Ve bir ölçüde başardılar.
EĞİTİM
ve MEDYA KONTROLÜ, 1947’de Amerika’nın ekonomik anlaşmalar sürecinde
Türkiye’ye dayattığı iki başlıktı. Bu kontrol ile, Türkleri
kimliksizleştirme, kültürsüzleştirme ve hatta dinsizleştirme
planlanmıştı. Ve bu GİZLİ bir plan değildi.. Açıklamışlardı!
“Batılı
sosyal bilimciler ve istihbarat kuruluşları, uzun zamandır Türkiye
üzerine yoğunlaşmışlardır. Türkiye, BATILI KALIPTA 'Geliştirme'
teknikleri sınanacak canlı bir laboratuvardır!”
(Christopher
Simpson: Üniversiteler, Amerikan İmparatorluğu ve Soğuk savaş Döneminde
Para ve Siyaset- Oltada balık Türkiye - Emin Değer)
Ve bir açıklama daha!
1965
yılı. Richard PODOL, AID (Uluslararası Kalkındırma Örgütü) uzmanı...
Amirlerine yolladığı Türkiye raporunda bakın neler diyor:
“Yirmi yıldan fazla bir zamandır Türkiye’de faaliyette bulunan Amerikan yardım programı, bir zamandan beri meyvelerini vermeye başlamıştır. Önemli mevkilerde Amerikan eğitimi görmüş bir Türk’ün bulunmadığı bir Bakanlık ya da bir İktisadî Kamu Kuruluşu hemen hemen kalmamıştır. Bu kimseler halen bulundukları örgütte ‘ilerici güç’ niteliğini taşımaktadır. Genel müdür ve müsteşarlık mevkilerinden daha büyük görevlere kısa zamanda geçmeleri beklenir. AID’in bütün gayretleri bu gruba yöneltilmelidir.Geniş ölçüde Türk idarecilerini indoktrine (devşirmek) etmek gerekir. Burada özellikle orta kademe yöneticiler üzerinde durmak yerindedir. Amaç, bunlara yeni davranışlar kazandırmaktır. Bu grubun yakın gelecekte yüksek sorumluluklar mevkilerine geçecekleri düşünülürse, bütün gayretlerin bu kimseler üzerinde toplanması mantık açısından doğrudur.”
Üniversiteler, ilköğretim ve hatta anaokulları bugün Sivil Örümceğin ağındadır!
Buna
karşı duranlar en sert biçimde cezalandırılmaktadır. Sivil Örümcek
Ağları örenleri açıkladığımız için Toplum Gönüllüleri Vakfı gibi
kuruluşlar hakkımızda büyük meblağlarda davalar açmışlardır!
Türk Gençliği bu oyunu er ya da geç bozacaktır! Bu hamaset değildir...
Devşiremedikleri gençlik gözümüzün önünde çığ gibi büyüyor!
Banu AVAR
10 Şubat 2014
COMMENTS